Hamza Çetin (Cavlak’lı)

Avatar photoPosted by

Hamza Çetin (Cavlak’lı)

Hamza Çetin (1891-1975), aslen Cavlak’lı olup Sarı Ali (1855-.) ve Şemsiye’nin (kısaca Şemsi’nin) (1869-…) oğludur.

Kayı Boyu’ndan gelen yörükler Cavlakoğlu, Hızıroğlu ve Cibiroğlu üç ata nesil olarak bağlık olan Kale’de yaşarlar, sonrasında gelişen şartlar sebebiyle o bağ ve bahçelerden yoksun, çıplak ve cascavlak olan Cavlak Köyüne inerler.[1]

Hamza Çetin’in ata nesli Cavlakoğlu sülalesidir.

Cavlakoğlu Koca Mahmut’un altı oğlu, üç nesil olarak devam eder. Bunlar Fakılar, Sazlar ve Emicikler.

Hamza, Sazlar sülalesindendir.

Hamza’nın dedesi Hacı Mehmet’tir ki Sazlar Sülalesinin başı olup, Koca Mahmut’un Süleyman, Hacı Mehmet ve Ahmet isimli üç oğlundan biridir.

Hacı Mehmet’in ise Hüseyin, (Sarı) Ali, İsmail isimli oğulları varmış.

Sarı Ali’nin babası Hacı Mehmet olup annesi Leyla’dır.

Sarı Ali Yemen’de şehit olur. (Bilgi kaynağı Alişen oğlu Ethem Çetin’dir.)

Rahmetli babam Niyazi Çetin’den aldığım sülale bilgi notumda en üst ceddim Hacı Mehmet’in de babası Mustafa’ya kadar çıkıyor.

O halde Mustafa, bilinen en üstteki büyük dede. 4. Ced, Mustafa dedemiz oluyor. 3. Ced ise Mustafa’nın oğlu Hacı Mehmet’tir (hanımı leyla). 2. Ced ise Hacı Mehmet’in oğlu Sarı Ali’dir, hanımı Şemsiye’dir.) 1.Ced ise Sarı Ali’nin oğlu 1.Hamza Çetin şeklindeki sıralama, doğru ya da doğruya yakın bir sıralama oluyor ki Hamza dedemizden eskiye doğru dört nesil yukarıya kadar giden bilgi mevcut.

Yemen, Osmanlı hâkimiyetini isyanları ile zorlayan ve çok fetih harekâtı sebebiyle hakkında türküler yakılan bir uzak diyardır. Osmanlının uzaklardaki en büyük mezarlığı olan, halk arasında Yemen Cephesi diye bilinen Hicaz-Yemen Cephesi’nde 1. Dünya Harbi yıllarında Osmanlı’nın 4 Tümenlik askerî kuvveti arasındaki 7. Kolordunun bir tümeni içerisinde bulunarak Yemen Harbine iki yıldan fazla iştirak ettiği bilinir. O beldelerde iken hacca gider ve Hacı Hamza unvanıyla tanınır.

Yemen dönüşü askerlik İzmir’de biter. İzmir’deki askerlik süresinde Münire isimli bir hanım ile bir iki yıl süren evlilik devam etmez ayrılır. Ayrılık sonrası süreçte Münire, -Hamza’yı çok sevmiş olmalı ki- Cavlak’a kadar geldiği ve evliliğin devamını istediği nakledilir ama dedemiz, bu işin devam edemeyeceğini söyler. Gelin görün ki dedemiz Hamza, Zengin bir ailenin kızı Münire’yi de çok sevmiş olmalı ki yıllar sonrasında torununa Münire ismini koyar. (Bilgi kaynağı Alişen oğlu Ethem Çetin’dir.)

Hamza Çetin; 1.Rukiye, 2.Münire, 3.Emine, 4.Zarife, 5.Pembe, 6.Adeviye, 7.Fadime isimli hanımlarla evlilik yapmıştır.

Rukiye’nin önceki kocası Hüseyin’den olma; Şıh, Mehmet (Kara Mehmet) ve Âdil isimli üç oğlu vardır.

Âdil Yıldırım

Hüseyin vefat edince çocuklar yetim kalmasın diye Rukiye ebemiz, kocasının emmioğlu olan dedemiz Hamza ile evlendirilir. Hamza’dan Neşet, Niyazi ve Alişen isimli üç oğlu daha olur. Böylece Hamza’nın üç öz üç de üvey toplam altı oğlu olur.

 

Niyazi Çetin                                                                     Alişen Çetin

Rukiye Hanım (1884-1939), aslen Çatçat’lıdır.

O devirde soy isim henüz yok idi. Hamza, Cumhuriyet döneminde Çetin soyadını alırken, emmioğlu tarafı da Yıldırım soyadını alırlar.

Hamza Çetin, Cavlak’ ta on altı yıl muhtarlık yapmıştır. Köye hizmetleri çok olmuştur. Otoriter bir şahsiyete sahiptir. Köy ve çevresinde nüfuzlu, saygın, sözü geçer, misafirperverdir.

Köy meydanına cepheli evinin yan tarafına bitişik olarak oğlu Neşet’in evi vardır.

Çiftçilikle geçinir, oğulları bu konuda en büyük yardımcılarıdır.

Çatık kaşlarının altındaki sevimli simalı, şahin bakışlı, kartal burunlu Hamza Çetin, sevilen bir insandır. Beline şal kullanır. Tütününden iki tane sarar; birini dudağına, diğerini yedek olsun diye kulağına takar, tabakayı da şalına sokar.

Meydana bakan evinin gölge düşen köşesinde, tahta sandalyesine ya da sekinin üzerindeki yer minderine oturarak tütünü o bilinen öksürükleri arasında sardığını hatırlarım. Çocukluk hatıralarımın ciddi ve az biraz soğuk fakat ilgilendiğinde sevimli olan ve kendini sevdiren sıcaklığını yaşadım. Fötr şapkasını arada bir çıkarır, terleyen başını eliyle kurulardı. Rahmetli Niyazi babam, muhtemelen dedemden etkilenerek hacca gitmeden öncesinde o da fötr takardı.

Dedemin, evimize geldiğinde babamla eski günlerin hesabını sorgularcasına yaptıkları tartışmaları unutamıyorum.

Bu bilgilerin naklinde emeği geçen eniştem Hüseyin Gündoğan’a teşekkür ediyorum.

Güzel ve kayda değer hatıraların kaynağı dedem Hamza Çetin ile hakikaten sevdiğim, sevmesini de unutamadığım sevgili ama aynı zamanda hürmetkâr Adeviye ebemi sonsuz rahmetle anıyorum.

Sosyal medya yorumlarından

Üçler Yıldırım

Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun. Adam gibi adamdı

Nurettin Özdemir

Rahmetli Hacı Hamza amcamız çok iyi anlaşırdık Nur içinde yatsın inşaallah.

Şenol Koçak

ALLAH RAHMET EYLESİN mekânı CENNET OLSUN inşallah

Köksal Ünal

Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun

Ferdai Yıldırım

Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun

Yasar Ceylan

Mekânı cennet olsun inşaallah

Hidayet Koçak

Köyümüzde en çok yasayan yaşlılardanmış duyardım ki “Daha ne zaman ölecem herkes gitti ben yalnız kaldım.”, dermiş. ‘Hatta bir gün şiddetli esen rüzgâr yere yıkmış ve sevinmiş diye duydum.

Alican Yıldırım

Allah Rahmet eylesin Hamza dedeye de mekânları Cennet olsun

Yusuf Öcal

Allah rahmet eylesin. Ben hep kâ diye hitab ederdim evlerimiz çok yakındı çok tütün sardık beraber mekânı Cennet olsun

Hidayet Koçak

Yusuf Öcal hayret emmolu çok genç arkadaşın varmış. Birde sigara sar. Maşallah Hacı Nurettin’de diyordu çok iyi arkadaştık diyor. Ben yaramazmışım demek ya da yanlış hatırlıyorum

Yusuf Öcal

Hidayet Koçak, biz rahmetliynen arkadaş gibiydik emmoğlu

[1] http://www.mehmetcetin.de/cavlak-benim-koyumdur/

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir