İsmail Atasoy

Avatar photoPosted by

İsmail Atasoy

Aslen Palazobası Köyü’nden olan İsmail Atasoy (1935- 2000), Şereflikoçhisar’ın sevilen sayılan nadir ve nadide esnaflarındandır.

Çarşının eski esnaflarından olan amcası Hayrullah Atasoy hocanın yanında ticarî hayata başlar. Ondan aldığı ilk dersler, ticarî hayatının temel ilkelerini teşkil eder. Hayrullah Hoca eskiden pırtıcı denilen manifaturacılık işi yapıyordu.

Dönemin meşhur ayakkabılarından soğukkuyu denilen kara lastik ayakkabısını Konya ve İstanbul’dan temin edip, pazarlarda sergi açarak kendi işine başlar.

Maliyetinin düşük olmasıyla beraber, hayvanlara bakım ve ziraî işlerde kullanımı kolay ve dayanıklı bir ayakkabıdır. Lastiğin iletkenliği sebebiyle yazın sıcak, kışın soğuk tutan bu ayakkabıyı giyenlerin; özellikle soğukta giyenin ayağını, âdeta soğuk kuyuya sokar gibi hissetmeleri, onun adının soğukkuyu olarak anılmasına sebep olduğu bilinir.

İsveç’te otomobil lastiği üreten Gislaved adını taşıyan firmanın, aynı zamanda İsveç’te Gislaved isimli bölgenin adı da olsa Türk insanı, bu ayakkabıyı Cislavet diyerek Türkçeleştirir ve bir de soğukkuyu namıyla meşhur eder. Bizim insanımız o soğukkuyuya yün çorabıyla girerek çözümü de üretir, evelallah.

Çıkınağıl ve Panlı’nın (Ağaçören) da pazarlarını takip eder, Panlı’da dükkân satın alır. İlerleyen dönemde Şereflikoçhisar’a 1954 yılında gelerek değişik mekânlarda işini sürdürür.

İlk evliliğini akrabası ve köylüsü Zahide Hanım ile kendi olurken, iş için bulunduğu Panlı’da ikinci evliliğini de Sevim Öztaş ile yapar ve bu hanımdan çocukları olur.

Resul, Mesut ve Murat isimli 3 erkek, 3 kız 6 evlâdı olur. 1966 doğumlu ilk evlâdı Resul’ü 2019’da kalp krizi sebebiyle kaybeder. Mesut, İlâhiyat mezunu olup eğitimcidir; vefat edinceye kadar Resul, sonrasında ise Murat baba mesleğine devam eder. Murat ise Mısır’da El-Ezher’de İlâhiyat tahsilini yapar. Serpil ve Hatice hemşiredir. Küçük kızı Songül, İlâhiyat tahsillidir.

İsmail Atasoy, üç kardeştir ve babasının erken vefatıyla ailenin geçimini üstlenir. Ortanca kardeşi Halis Atasoy ile uzun yıllar süren iş ortaklığı yapar. Selahattin Atasoy ise ağabeyinin mesleği yanı sıra av malzemeleri satışı yapar.

Oğlu Murat, 1994 yılında Mısır’daki öğretimi dönüşü baba mesleğine sahip çıkar. Şeker hastalığı da ilerleyen baba İsmail’in böyle bir yardımcıya doğrusu ihtiyacı da vardı. Hastalık yakasını bırakmadı 2000 yılında vefat eder.

Bir Anadolu beyefendisi olan İsmail Atasoy, kelebekten daha narin, karıncadan daha çalışkan, melekten öte bir insandı. Sessiz, sakinliği yanı sıra müttaki ve takvalı idi. Başı daima önde, dili de kalbiyle zikirde idi. Büyükle büyük, küçükle küçük olur, onların gönül dünyasına girer ve yer ederdi. Ailesine, kardeşlerine olduğu gibi etrafındaki insanlara da çok müşfik idi.

Belediye İş Hanı karşısında dükkânı olduğu sürede, İsmail Atasoy ile uzun süren dükkân komşuluğumuzda aramızda en küçük tatsızlık vuku bulmamıştır. Anahtarları birbirimize bırakacak kadar güvenirdik.

Eskinin esnafı da insanı da birbirine tutkun ve yardım severdi. Komşuları Niyazi Çetin ve oğulları Muzaffer ve Ekrem ile çok samimi iken çevresindeki komşularından olan Fehmi Emre, Neşet Aydın ve oğulları Cevdet Aydın ve Şaban Aydın ile de çok iyi münasebetleri olur, gün içinde emanet, borç para alışverişi gibi yardımlaşmaları hatıralarda kalan güzel anılar oldu.

Allah rahmet eylesin, mekânı Cennet olsun. Âmin

 

 

4 comments

  1. İsmail amcamın Rabbim mekânını Cennet eylesin, Sizin de kaleminize yüreğinize sağlık…

  2. Allah razı olsun. Şereflikoçhisar’a emeği geçen birini ne güzel anlatmışsın.

  3. ALLAH razı olsun, o güzel günleri ve güzide insanları hatırlattın bizlere, o günlerdeki sıcak ve samimi ilişkilere özlem duymamak mümkün değil. Esnaflığın yanında kardeşliğin dostluğun en zirvede yaşandığı dönemlerdi. Vefat edenlere ALLAH rahmet eylesin. Bu güzide insanları ve günleri bizlere hatırlatmadaki emeğin ve çabaların için de sana teşekkür ederiz. Senden de ALLAH razı olsun.

    1. Evet gerçekten de güzide insanlardı. Tüm vefat edenlerimizin mekânları Cennet olsun.
      Benim de Halis abiyle bir hatıram var, anlatayım. Bir bisikletim vardı. Rahmetli babam ben ufak olduğum için dükkân komşularının yanında Konya’ya mal almaya gönderirdi. Öyle bir seferde bisikletime dış lastik almıştım 2 tane. Rahmetli babam da kaça aldın, diye sordu, Halis abinin yanında. Ben de 10 liraya aldıysam 5 lira dedim. Halis abi hemen cebinden benim söylediğim parayı çıkarıp verdi, Şaban sen kendine bir tane daha al, buna bana ver de, dedi. Bir şey diyemedim, verdim, kimseye de bir şey diyemedim. Böyle bir anı ☺️ mekânları Cennet olsun inşaallah.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir