Ramat hırsızlığı caiz mi hocam?

Avatar photoPosted by

Ramat hırsızlığı caiz mi hocam?

“Baba, hani derdin ya tamir için verilen yüzükleri parlatırken, adını hatırlayamadığım, yani fazla bastırıp oradan altın tozu alıyorlar ya işte öyle bir durumla karşılaştım, aldatılmış olmak çok kötü bir duygu, bunu da yaşattılar,” dedi, kızım.

Altına yapılan işlem sonrası parlatmak üzere cila fırçasına tutulur. İşte bu esnada eğer niyet, o parçadan altın çalmak ise biraz fazla bastırarak dönen fırça vasıtasıyla altının aşındırılıp çekmeceye toz hâlinde düşmesi sağlanılır. Niyet çalmak değil de sadece ürünü parlatmak ise, üzerindeki çizikleri giderinceye kadar fırçaya tutulur.

Fiile isim veren niyettir. Çalmak için bastırılınca hırsızlık, parlatmak için olduğunda ise ustalıktır.

Bu probleme çözüm ise açık açık konuşmaktır. Tamir için alınan ürün incelenir, üzerindeki çiziklerin giderilmesi için fırçaya tutulurken gramından az da olsa eksileceği, bilgisi verilmelidir. Tamire alırken de tartmak, verirken de tartmak mümkündür, belki de doğru olanıdır ama aradaki ağırlık farkı az da olsa müşterinin nazarında çok olarak değerlendirileceği için hassas ve dikkatli olmak gerekir. Ağırlık farkı iade edilebilir veya alınan ücretten düşülebilir. Yüksük, bilezik büyütmelerde eklenen altın parçasının ücreti alınırken, küçültmelerde de çıkarılan parça müşteriye verilir, verilmesi gerekir. Aynen onun gibi eksilen ağırlık farkı da iade edilmelidir.

Yan komşum çay sohbetine geldi, tamir tezgâhında yaptığım işi seyrediyordu. Bu esnada bir hanım müşteri kolundan çıkardığı burma bileziğin temizlenmesini istedi. Aldım, evvelâ ateşte tavladım ve içindeki pislikler yandı, döküldü. Asitte tutmak, fırçalama ve yıkamadan sonra teslim ettiğimde müşteri feryadı bastı; “Bu benim bileziğim değil, sen benim bileziğimden çaldın!”, dedi. Daha ben cevap vermeden komşum hışımla atılarak:

-Abla bir dakika, haksızlık yapıyorsun, ben Mehmet abinin yanında yaptığı işi seyrettim. Evvela yaktı. Senin evde hamur işi yaparken burma bileziğinin kıvrımları arasına giren o parçalar yandı ve döküldü. Onlar dökülünce ve parlatılınca senin gözüne bilezik incelmiş gibi geldi, bu da seni yanılttı, dedi.

Kadın, sustu, utandı ve özür dileyerek gitti.

Satın aldığım erkek yüksüğünün (şövalye) alt kısmı astar çekili olduğu için o kapalı kısmının içine görme imkânım olmamıştı. İçime kurt düştü. Tamir tezgâhına geçtim, yavaşça o astarı kestim ve yukarı doğru kıvırarak kaldırdığımda tahmin ettiğim gibi içinden bir şey düştü. Teraziye koyduğumda hatırı sayılır bir ağırlıktaydı. Bu işlem, ağırlığı fazla gelsin diye yapılan bir hırsızlıktır.

Kuyumculuk zaten hassas bir meslektir, imalat kısmı daha da hassas, dolayısıyla kantarın topuzu kaçmamalıdır. Ürünün ayarından, imalatındaki işçiliğin hakkını vermekten, satış sonrası müşteri memnuniyetine varıncaya kadar incelik istemesi yanı sıra faize düşürmeden, haksız kazanca sebep olmadan, daha fazla kâr edeyim hırsına kapılmadan, kanaat ederek titizlikle yürütülmesi gereken bir meslektir. Baştan sona itimada dayalı olan kuyumculukta hırsızlık; onu yıkan ve yakan bir belâ olur, felâket olur, mesleğin intiharı olur.

Mehmet Çetin

10.02.2024 Yeni Foça İzmir

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir